Atatürk’ün Hayatı Ve Kişiliği

Atatürk’ün Hayatı Ve Kişiliği: 

Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selanik’te dünyaya gelmiştir. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanımdır. Atatürk çocukluğunda oldukça zeki engin görüşlü, çalışkan, cesur bir çocuktur. İçinde gem vurulması imkânsız bir gemi varmış gibi hissederdi. Bazen susar bazen de biriktirdiği içindeki görüşlerini öğretmenleriyle paylaşırdı.

Öğretmenleri bu savunduğu düşüncelerin bu yaştaki bir çocuktan çıkmasına şaşırıyor, hatta bazı konularda onların fikirlerinin üstüne geçecek tezler hazırlayabiliyordu. Çocukluk ve öğrencilik hayatı azimli, çalışkan, yardımsever, dürüst oluşu dikkatlerden kaçmıyordu. Arkadaşları gibi eğlenmeyi gezmeyi sevmeyen bir yapısı vardı bazen uzaklara bakar ve dalar giderdi.

Atatürk’ün Öğrenim Hayatı:

Atatürk küçük yaşlardan beri çok zeki olmasına rağmen asker olacağını söylerdi. Önce Mahalle Mektebi, Şemsi Efendi İlkokulu, Selanik Mülkiye Rüştiyesi, Askeri Rüştiye, Manastır Askeri İdadisi okullarındaki öğrenimini tamamlamıştır. Nitekim bütün okul hayatı başarılarla tamamlanmıştır.

Okuduğu Okullar:                      

1- Mahalle Mektebi
2- Şemsi Efendi İlkokulu
3- Selanik Mülkiye Rüştiyesi
4- Selanik Askeri Rüştiyesi 
5- Manastır Askeri İdadisi
6- Harp Okulu ve Harp Akademisi

Atatürk’ün Askerlik Hayatı:

Yüzbaşı olarak Şam 5. Ordu da ilk görevini yerine getirdi. Daha sonra 1909 yılında İstanbul’a geldi. Ve kısa bir süre Fransa’da görev yaptıktan sonra tekrar İstanbul’a Genel Kurmay Başkanı olarak çalışmaya başladı.  Trablusgarp Savaşı, Tobruk Savaşı, Balkan Savaşları sonucunda galibiyet sağlandıktan sonra 1915 te başlayan birinci dünya savaşı ve Kurtuluş Savaşı ile Cumhuriyetin kurulumuna kadar geçen başarılarla dolu askerlik hayatında ilkeleri, inkilapları ona destek olmuştur.

Yurdumuzun düşmanlardan kurtulması için verdiği büyük mücadele ile tek başına birçok düşmanı alt edecek stratejileri engin bilgisiyle ortaya koyarak kazandığı savaşlar sonrası yaptığı inkılapları sayesinde eski yıpranmış düşünce sistemi köklü olarak değiştirilerek daha modern bir yaklaşım sergileyen hayata geçilmiştir. Latin alfabesiyle okuma yazma alanında hızlanılmış, giyim kuşamlar modernleşmiş, insanların kendilerini geliştirmeleri özellikle kadınların her alanda kendilerini ispatlamalarının önü açılmıştır.

Atatürk kurduğu ülkede barışın mutlak devamı için gençliğe hitap etmiş ve o hitabedeki vurguladığı Türk insanının hiçbir zaman kendini çaresiz hissetmemesi gerektiğidir. Çünkü Türklük hiçbir milletin asla sahip olmayacağı asillikte gizlidir. Türkler istedikleri her şeyi azimle çözecek güce sahiptir. Kısaca hayatı içine binlerce başarılı imza atan Atatürk Türk Milleti içinde saklı olan milli mücadele ruhunu ortaya çıkarmıştır.

Atatürk'ün Sözleri:

• Hiçbir şeye ihtiyacımız yoktur. İhtiyacımız olan tek şey çalışkan olmak.
• Öğretmenler! Cumhuriyet sizden düşünceleri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.
• Biz büyük bir inkılap yaptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük.
• Ne Mutlu Türküm Diyene!
• Muallimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğiticileri, sizler yetiştireceksiniz, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle mütenasip bulunacaktır.
• "Türkiye Cumhuriyetinin, özellikle bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına sesleniyorum. Batı senden, Türk'ten çok geriydi. Manada, fikirde, tarihte bu böyleydi. Eğer bugün batı teknikte bir üstünlük gösteriyorsa, ey Türk Çocuğu, o kabahat da senin değil, senden öncekilerin affedilmez ihmalinin bir sonucudur. Şunu da söyleyeyim ki, çok zekisin! Bu belli. Fakat zekânı unut!  Daima çalışkan ol"
• Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkûmdur.
• Türk milletinin istidadı ve kati kararı medeniyet yolunda durmadan, yılmadan ilerlemektir.
• Yurtta sulh, cihanda sulh.
• Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için yeterlidir.
• Tarih bir milletin kanını, varlığını hiçbir zaman inkâr edemez.
•